Düşündünüz mü?
Ergin Keleş´in golden önce 3 metre pasifte olduğunu hiç gündeme getirmeyerek‚ kuralın doğru uygulandığını bile bile Semih Şentürk´ün golüne neden ofsayt damgası vurmaya çalışırlar. Hiç düşündünüz mü‚ "Manisaspor´un penaltısı nasıl da yendi" diye kaş çatarlarken‚ Mehmet Topuz´a yapılan yüzde yüzlük penaltıyı neden es geçerler?
Uzaydan mı geldi?
Hiç düşündünüz mü‚ Fenerbahçe 4´te 4 yapınca Beşiktaş kanadından neden anında‚ "Maçlar defolu" demeçleri gelir. Hiç düşündünüz mü‚ bu sene de şampiyon olurlarsa o dik(!) duruşlarıyla geçen seneki gibi‚ "Hakemlerimize asla laf söyletmeyiz. En büyük federasyon bizim fedarasyon" diyecekler midir? Hiç düşündünüz mü‚ Galatasaray tel tel dökülürken yapılan değişikliklerle galibiyete ulaştıktan sonra Frank Rijkaard´a "uzaydan gelmiş" muamelesi yapanların‚ aynı olayı Emre atıldıktan sonra 10 kişiyle gerçekleştiren Christoph Daum´u neden yerden yere vurduklarını?
Alex ve kazması!
Gene hiç düşündümüz mü‚ "Alex´le Fenerbahçe 10 kişi oynuyor" diyenlerin rakibin de Alex´in başından ayrılmayan ´kazmasıyla´ 10 kişi oynadığını neden belirtemediklerini ve neden Alex goller atarken ´kazmanın´ hiçbir şey yapamamasıyla Fenerbahçe´nin 1 kişi oynadığını anlayamadıklarını? Kendi kendine "objektif" damgası vuran gazeteci tipi en korkulan ve güvenilmeyendir (Bırak başkaları övsün). Başarıya giden Daum´u‚ her daim başlarına bela olan Alex´i neden yok etmek isterler‚ bu ülkenin takımı olan Fenerbahçe´nin başarılarından neden rahatsız olurlar‚ ben çözemiyorum. Bu sorunun yanıtlarını hiç şüphesiz ki objektifler(!) vereceklerdir.