Kanaryamın, ‘Lükeskü’nün takımı Shakhtar Donetsk ile oynayacağı hazırlık maçı kadrosu geldiğinde, ilk onun adını aramıştım. Görecek miydik? Lucarelli adına bakmıştım, kadroda yoktu.
Sevgili okur, kişisel durumların / duyguların / anıların / anların fazlasıyla zirvede, hoşgörüyle karşılandığı açılım günlerinde, ben de bir iç dökeyim izninizle! Senelerce senelerce evveldi / Bu deniz ülkesinde!!!
Turgut Reis ve Barbaros Hayrettin’in heykellerinin / büstlerinin denize arkası dönük yerleştirildiği bu deniz ülkesinde (-bir acı parantez: Londra’da, bu Amiral Nelson’ın Trafalgar’daki heykelinin
kaidesi, niçün bu kadar yüksek ola diye sorduğumda, demişlerdi ki denizi görsün diye,of,of!-), cümlenin başı gene kaçtı, baştan alıyorum, bu deniz ülkesinin “Bir sengine yekpare acem mülkü fedadır” şehrinde, sevdiceğimin iki rengi için, bu kadar hoyrat satırlar varken ben aşk yazmaya başladım.
Mine-İsmet-Yiğiter-Uğur kare ası sayesinde, yıllardır çok salı, az çarşamba, bir sütun işgal etmekteyim. Topu görsem gülle sanmam ama, elbette ayağıma fazlaca değmişliği yoktur. İki renk uğruna katarakt inmiş gözlerim, bazen korner’i out / sıfır kasti penaltı görebilir, başkaca da bir kusurum yoktur. Sonunda hakemler kadar insanım yani!!!
Bir şehir efsanesi Fenerli medyayı hiç anlayamadım. Fener’in çokça yazılıyor çiziliyor olmasının, ona değil başkalarına yaradığını anlamak için 5 yaş zekâsı yeter.
Neyselerden bir demet, sevda yaman bir çile imiş gerçekten. Yıllar boyu, iş hayatımda tek bir düşman kazanmadım, çok sevdim-sevildim falan filan. Fakat, haftada bir, bu sütun sebebiyle, harakiri ihtiyacı duyduran yorumlar aldım / öbür yanağımı uzattığımda rant derdi olmayan sahici taraftarların aşırı sevgisiyle dengelendim. Ateşten gömlek tarifini pek güzel anladım. Bunca yılın sonunda, tanıdıkça tanık oldukça, anladım ki bravo yani, nihayet! nefret saçanlar daha kıymetli, öfkeyle besleyenlerden beslenen çok. Ama Radikal spor sayfaları başka bir nefes alanı. Balık baştan taze Uğur Vardan sayesinde kuşkusuz. Burda her yazarın kalbinde taht
kurmuş iki renk var. Ama kendim kadar biliyorum, ‘öteki’ iki rengi seven çocuklara, hiç değilse çocuklara da şefkat var.
Bunca melek satır,döner dolaşır sarı-lacivert’e gelir mi gene? E, evet. Şükredin ki ‘sarkastik libero’ falan gibi icatlar çıkarmıyorum! Hatta hatta, “Emre’yi düzelteceğiz” diyen Fatih Terim’e bile “düzeltmek DE
size düşer” içerikli kan damlayan cümleler yollamiyciim.
Diğer ezeli-ebediden beklenirken, yazılarımı fazlasıyla didikleyip, neden benimle bu kadar uğraştıklarını hiç anlamadığım Beşiktaşlı okurlara cevap hakkımı kullanmak için sesleniyorum: Mail adresime, dakikada çok metreküp yağmur düştü benzeri, Çarşı pankartları eylemleri-cümleleri düşürüyorsunuz, teşekkür ederim!
Çok güzeller. Beyaz giyme söz olur, siyah giyme toz olur dedim mi, demedim! Size kırgınlığım, ‘travma’ senesindeydi. Maraton üst, birdenbire “çocuklar inanın / inanın çocuklar / güzel günler göreceğiz / güneşli günler...” muhteşem korosuyla, gözlere toz kaçırdığında, iyi şeyler yapmadınız.Kanal D ana haber bile, bundan şunca yıl önce, ikiyi çeyrek geçe, önce Beşiktaşlılar söylemişti... önce... önce... yayını yapmıştı. Ben de demiştim ki, Fenerli Nâzım Hikmet’in sözleri, Fenerli Edip Akbayram sesi, kim istiyorsa onunla olsun.
Kötü adamların cümlelerini tekrarlamaktansa, iyi şeyleri her yerde söyleyelim, bu iyi bir şeydir. Ancak ‘Fenerli!!!’ medya, hep sizin hoşluklarınızdan söz ediyor, Kara Deryaların Feneri’ni gören yok. Adana Demir-spor’un şahane konuğu Livorno’nun kaptanını, Lucarelli’yi ‘sarı düşlerin lacivert gölgesi’ de ziyaret etmiş. Bundan sevinç duyalım.
Lucarelli ve anlamı, hepimizin olsun.
“Gel beraber sevelim/muradımız tez olur” der, Milli Takım arası sebebiyle üstümüzdeki meleklik halinin biraz daha sürmesini ve iç dökmemin hoşgörülmesini dilerim!
Feryal PERE (RADİKAL)